ARTIK YETER!

Tekirdağ Tabip Odası üyesi hekimler bugün
Tekirdağ Devlet Hastanesi, Özel Çorlu Reyap Hastanesi ve
Özel Çerkezköy Optimed Hastanesi'nde basın açıklaması yaptılar: 


ARTIK YETER!

SAĞLIKTA ŞİDDET YASASINI İSTİYORUZ: HEMEN ŞİMDİ!

Sabah işe gitmek için evden çıkıp,
iş yerinde şifa vermek için çabaladığımız insanlar tarafından öldürülmeyi kabul etmiyoruz! 

Sağlık kurumlarında şiddetin kanıksanmasını, normalleştirilmesini kabul etmiyoruz! 

Sağlığı korumak, hayat vermek üzere kurulmuş bir mesleğin mensuplarının
görevi başında öldürmesini kabul etmiyoruz! 

Bu süreci hazırlayan nedenleri biz biliyoruz.
2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ilk uygulanmaya başlandığı zamandan bu yana söylüyoruz:
Bu program piyasa odaklı bir programdır.
Bu program sağlık hizmetine meta, hastaya müşteri olarak yaklaşmaktadır.
Bu programda nitelik değil, nicelik esastır.
Bütün bunlar hekim ile hastasını karşı karşıya getirir! 

Çok üzülerek söylüyoruz ki, yine biz haklı çıktık! 

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın uygulanmaya başlamasından bu yana
sağlık alanında giderek artan şiddet olayları, artık dayanılmaz bir noktaya geldi.
2005 yılında İstanbul’da Prof. Dr. Göksel Kalaycı hocamızın
bir hastası tarafından öldürülmesiyle başlayan süreçte,
bugüne kadar 12 meslektaşımızı haksız yere uğradıkları saldırılar ve
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yol açtığı çarpıklıkların yarattığı
tükenmişlik nedeniyle yaşamlarına son verdikleri için kaybettik. 

İlk günden itibaren yetkilileri uyardık;
Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçin,
sağlık çalışanlarına yönelik hürmetsiz, itibarsızlaştırıcı,
hekim ve hastayı karşı karşıya getirici söylemlerinizden vazgeçin! 

Önce görmezden geldiler ve “sağlıkta şiddet yoktur” dediler.
Sonra 2012’de gencecik Dr. Ersin Arslan’ın görevi başında bir hasta yakını tarafından
öldürülmesiyle mızrak çuvala sığmaz hale geldi ve
artık sağlıkta şiddetin varlığını reddedemez hale geldiler.
Beyaz Kod uygulaması ve TBMM’de Sağlıkta Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun
rapor hazırlaması gibi girişimler bu dönemde oldu.
Ama bu hekimlerin öldürülmesini önlemeye ve sağlık alanında şiddetin azalmasına yetmedi. 

2014 yılında TTB olarak titiz bir çalışmayla “Sağlıkta Şiddet Yasası Tasarısı”nı hazırladık.
Sağlık hizmetinin kamu hizmeti olduğu vurgusundan hareketle,
Türk Ceza Kanunu’nun üçüncü bölümüne
“Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar: Sağlık Hizmetini Engelleme” başlığı altında,
en azından caydırıcılık içermesi amacıyla hazırladığımız
ek madde önerisini başta Sağlık Bakanlığı, Hükümet temsilcileri ve siyasi partiler olmak üzere
tüm ilgili yerlere bir çok kez ilettik. Bunun için defalarca görüşmeler yaptık.
Basın toplantılarıyla kamuoyu ile paylaştık.
Teklifimiz Türkiye’nin olağandışı hızla değişen yoğun gündemi içerisinde hep görmezden gelindi.
Son olarak, 2 Ekim 2018 günü meslektaşımız
Dr. Fikret Hacıosman’ı görevinin başında yine bir hastasının saldırısı sonucu kaybettik. 

Ve bir kez daha Sağlıkta Şiddet Yasası’nın çıkarılması talebiyle,
4 Ekim 2018 Perşembe günü TBMM’de siyasi partilerin Grup Başkanvekilleriyle görüşmelerde bulunduk.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokrasi Partisi (HDP) ve İyi Parti’nin Grup Başkanvekilleriyle görüştük,
TBMM’nin kendilerine tanıdığı olanaklar çerçevesinde
konuyla ilgili girişimlerde bulunacaklarının sözünü aldık.
Buna karşın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP)
son derece ilgisiz ve duyarsız tavırlarıyla karşılaştık.
Halen üç kez randevu talep ettiğimiz Sağlık Bakanı’ndan ve
geçtiğimiz günlerde randevu talebimizi ilettiğimiz TBMM Başkanı’ndan yanıt bekliyoruz.
Sağlıkta şiddet tablosu bu boyuta gelmesine karşın izlenen bu tavra
şaşıralım mı, üzülelim mi bilemiyoruz.
Soruyoruz: Sağlıkta şiddeti önlemek, teklifimizi dikkate almak ve
Sağlıkta Şiddet Yasası’nı çıkarmak için daha kaç hekimin ölmesini bekliyorsunuz?

Biz hekimler buna tahammül etmeyeceğiz!
Bunu kabul etmeyeceğiz!
Sağlıkta Şiddet Yasası’nın hemen şimdi çıkarılmasını istiyoruz. 

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanlığı yapmış,
göğüs cerrahisi, periferik damar cerrahisi ve genel cerrahi uzmanı,
onlarca öğrenci yetiştirmiş, yüzlerce hastayı sağlığına kavuşturmuş
Prof. Dr. Göksel Kalaycı’ya borcunuz var! 

2008 yılında öldürülen, biri tıp fakültesinde,
diğeri ortaokulda okuyan oğulları Furkan ve Fatih’e
"ihtiyaç sahiplerini gözetin” diye vasiyet bırakacak kadar vicdanlı
Dr. Ali Menekşe’ye borcunuz var!

2012 yılında, 30 yaşındayken, 17 yaşındaki bir hasta yakını tarafından
görevi başında bıçaklanarak öldürülen gencecik göğüs cerrahı
Dr. Ersin Aslan’a borcunuz var!

SABİM ihbar hattına gelen bir şikâyet üzerine
uğradığı baskı ve soruşturmalar sonrasında,
2012 yılında çalıştığı hastanede hayatına son veren acil tıp asistanı
Dr. Melike Erdem’e borcunuz var!

Samsun’da “yılın doktoru” seçilecek kadar sevilen,
ihmaller zinciri sonucu 2015 yılında öldürülmesinde sorumluluğunuzun olduğu
Dr. Kamil Furtun’a borcunuz var!

Sağlık hizmetini verebilmek için her gün Diyarbakır-Kulp arasında gidip gelen ve
2015 yılında yolu kesilerek öldürülen
Dr. Abdullah Biroğul’a borcunuz var!

2015 yılında, eski eşi tarafından darp edilen sekreterini kurtarmak isterken
bıçaklanarak öldürülen kadın hastalıkları ve doğum uzmanı
Dr. Aynur Dağdemir’e borcunuz var!

Aksaray'ın Eskil ilçesi Bozcamahmut Köyü’nde yaşayanların
sağlık hizmetini alabildikleri tek hekim olan ve 2017 yılında öldürülen
Dr. Hüseyin Ağır’a borcunuz var!  

Sağlıktaki metalaşmayı en acı ve somut şekilde gözler önüne serecek şekilde,
bir medikal firma çalışanı tarafından 2017 yılında öldürülen,
Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi
Prof. Dr. Muhammed Said Berilgen’e borcunuz var!

2017 yılında, aynı gün, Adana’da, Batman’da ve İstanbul’da,
üzerlerindeki baskı, mobbing, uzun ve yoğun çalışma saatleri ve
tükenmişlik dolayısıyla yaşamlarına son veren
Dr. Engin Karakuş, Dr. Ece Ceyda Güdemek ve
tıp fakültesi öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu’na borcunuz var!

Ve en son,
geçtiğimiz günlerde eski bir hastasının silahlı saldırısı sonucu yaşamını kaybeden psikiyatri uzmanı
Dr. Fikret Hacıosman’a borcunuz var!

Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak bugünden itibaren sağlıkta şiddete karşı eylem programını başlatıyoruz. Bu doğrultuda, 10 Ekim 2018 gününden başlamak üzere yedi gün sürecek
“Sağlıkta Şiddet Yasasını İstiyorum” temalı nöbet eylemlerini başlatıyoruz.
Tüm Türkiye çapında, kentlerin bilinen alanlarında, parklarında 18.00-20.00 saatleri arasında
en geniş katılımla bu nöbet eylemlerini gerçekleştireceğiz. 

17 Ekim 2018 günü de tüm tabip odası başkanlarımızla
“Türk Tabipleri Birliği’nin Sağlıkta Şiddete Karşı Bildirgesi”ni kamuoyuyla paylaşmak;
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Sağlık Bakanı ile görüşmek üzere
saat 10.00’da TTB’de buluşacağız. 

Türk Tabipleri Birliği’nin ve tabip odalarımızın aklı ve yüreği hekimlerin üstündedir.
Hekimlere yönelen şiddet insanlık ve hekimlik değerlerine yönelmiştir.
Bunu kesinlikle kabul etmeyeceğiz.
Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılıncaya ve
sağlık alanındaki şiddet önleninceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ 





İŞYERİ HEKİMLİĞİ ASGARİ SÖZLEŞME ÜCRETLERİ 2024