Hekimlerin 3. Talebi: Sağlıkta Şiddet Sona Ersin!

Türk Tabipler Birliği'nden yapılan "Hekimlerin 14 Mart'ta 4 Talebi Var!" çağrısıyla
9 Mart Perşembe günü Özel Çerkezköy Optimed Hastanesi'nin önünde bir basın açıklaması yapan Tekirdağ Tabip Odası üyeleri üçüncü taleplerini açıkladı:
Sağlıkta Şiddet Sona Ersin!

Basın açıklamasının tam metni:

SAĞLIKTA ŞİDDET SONA ERSİN!
Hekimler Talep Ediyor!
TTB Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı Önerisi Yasalaşsın

Türkiye sağlık ortamında şiddet her geçen gün etkisini artırıyor.
1988 yılında Dr. Edip Can Kürklü, 2005 yılında 
Dr. Göksel Kalaycı, 2012 yılında Dr. Ersin Arslan,
2015 yılında Dr. Kamil Furtun ve Dr. Aynur Dağdemir çalıştıkları
sağlık ortamında uğradıkları şiddet nedeniyle,
2012 yılında Dr. Melike Erdem ise SABİM hattı üzerinden
oluşturulan şiddetin, yoğun psikolojik baskı ortamının sonucunda yaşamını yitirdi.
Sadece kayıtlı olanlar üzerinden bir değerlendirme yapıldığında bile Türkiye'de
günde 31 sağlık çalışanının sağlık 
hizmeti sunulan alanlarda şiddete maruz kaldığı görülüyor.
Sağlık alanındaki şiddet ister fiziksel, ister sözlü, 
ister psikolojik olsun
sağlık hizmet sunumunun hemen tüm aşamalarında ciddi bir sorun ve hekimler ve sağlık
çalışanları açısından mesleki bir risk haline dönüşüyor.
Sağlık ortamındaki şiddet, sıklıkla hasta ya da hasta yakınlarından sağlık çalışanlarına yönelse de aslında burada hedefin sağlık sistemi olduğu açık olarak görülebiliyor.
Bu nedenle de uygulanmakta olan sağlık
politikalarını ele almadan, sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik geçerli bir yaklaşım ortaya konamayacağını biliyoruz. Sağlık hizmetlerinde piyasa yönelimli politikalar sağlık hizmeti sunan kurumları birer işletmeye dönüştürürken sağlık hizmetinin içeriğinin ve niteliğinin tahribine zemin hazırlıyor.
“Hasta-hekim” ilişkisini 
deyim yerindeyse müşteri ilişkisine dönüştüren;
koruma, tetkik ve tedavi sürecinde, tıbbi gereklilikler ve
nitelikli sağlık hizmeti sunumundan çok
“müşteri memnuniyeti”ne yer veren bu politikalar, sağlık kurumlarında 
şiddetin giderek çoğalmasının nedenleri arasında ilk sıralarda geliyor.
2012 yılında Dr. Ersin Arslan'ın bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmesinin ardından yaşanan
gelişmelerle, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) uzun yıllardır önerdiği gibi
sağlık personeline yönelik şiddeti ayrı bir 
suç tipi olarak düzenleme önerisinin de yer aldığı
TBMM Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddet Olaylarının 
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Meclis Araştırması Komisyonu'nun raporu ve
sonrasında gerçekleştirilen yasal düzenleme, bu soruna yönelik olumlu gelişmelerdir.
Ancak, yapılan yasal 
düzenlemenin, sağlıkta şiddetin geldiği noktada, toplum açısından ciddi bir tehdit oluşturduğuna ve kesinlikle sona erdirilmesi gerektiğine ilişkin toplumsal bilincin oluşmasına ve dolayısıyla sağlıkta şiddetin azaltılmasına bir katkı sağlayamadığı izlenmektedir.
Yasada, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı
görevleri sırasında veya görevleri 
dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu ve yaptırımı
ayrı olarak düzenlenmiş olsa da yapılan düzenlemede 
tutuklama tedbirinin hâkimin takdirinde olduğu, kasten yaralama suçları dışında bırakılsa da
üst sınırı iki yılı 
geçmeyen yaralama suçlarında tutuklamaya karar verilemediği görülmektedir.
Yapılan düzenlemenin daha etkin hale getirilmesi, önleyicilik ve koruyuculuk işlevinin sağlanarak
sağlık 
çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği
aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı
ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması için TTB,
Türk Ceza 
Kanunu'na bir madde eklenmesi ile ilgili bir öneri geliştirmiştir.
14 Mart Programının 6 Mart Şubat-12 Mart 2017 tarihleri arasındaki bu bölümünde
“Sağlıkta Şiddet Sona Ersin” 
başlığı altında, TTB tarafından hazırlanan Türk Ceza Kanunu'na bu alanda yapılan düzenlemeyi etkinleştirecek bir madde eklenmesini içeren
“Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı” önerimizin yasalaşması için mücadele ediyoruz.
Sağlık hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi, ancak, hastaya yeterli süre ayırmakla, Çalışma Koşullarının
İyileştirilmesi broşürümüzde ayrıntılı olarak belirttiğimiz gibi, güvenli ve olumlu çalışma
koşullarıyla mümkün olacaktır.
Bu koşulların, sağlık hizmetinin sunulabilmesinin, bireylerin 
tedaviye ulaşma haklarını kullanabilmesinin, bir diğer deyişle
hasta haklarının 
korunmasının da ön koşulunu oluşturduğunu
önemle vurguluyoruz.

İŞYERİ HEKİMLİĞİ ASGARİ SÖZLEŞME ÜCRETLERİ 2024