Çalışma Koşullarımızda İyileştirme, Güvenli, Sağlıklı Çalışma Alanları İstiyoruz

 

"Özlük haklarımızda iyileştirme, güvenli ve sağlıklı çalışma alanları istiyoruz" başlıklı basın toplantısı Tekirdağ Tabip Odamızda gerçekleştirildi.

 

ÇALIŞMA KOŞULLARIMIZDA İYİLEŞTİRME,  GÜVENLİ, SAĞLIKLI ÇALIŞMA ALANLARI İSTİYORUZ
 
Dün 10 Kasım’dı Atamızın fiziken yanımızdan ayrılışının 83. Yılını andık. Ancak, Atamızın kendini emanet ettiği hekimler ya ölüyor, ya emekli olma gayretinde, genç hekimler ise yurtdışına gitmeye çalışıyor. Daha dün kayıplarımıza bir yenisi daha eklendi, genç bir gebe kadın sağlık çalışanı arkadaşımız daha COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. 
İlk resmî vakanın açıklandığı 11 Mart 2020’den bugüne 19 ayını geride bıraktığımız COVID-19 pandemisinin yıkıcı etkisini yaşamaya devam ediyoruz. Kuşkusuz geride bıraktığımız bu süreçte pandemiden en çok etkilenen sağlık emekçileri oldu. Önlenebilir bir hastalıktan yüzlerce arkadaşımızı kaybettik.
Tüm pandemi süreci boyunca hekimler ve sağlık çalışanları olarak güvenli olmayan çalışma koşullarında uzun süre çalışmak zorunda kaldık. Bizler pandeminin başından bu yana akıl ve bilimin gösterdiği yolda, bilimsel, şeffaf, yerel ihtiyaçları gözeten, tutarlı uygulamalar talep ettik… Bunlar gerçekleşmeyince de bedelini biz sağlıkçılar hayatlarımızla ödedik/ödüyoruz. Gerek COVID-19’dan, gerek şiddetten, gerek yoğun çalışma koşullarından…
Pandemi sürecinde öncelikli planlamanın birinci basamakta yapılması gerektiğini belirttik (test, temaslı takibi, yaşam alanlarının salgına göre düzenlenmesi vb.) ancak salgının hastanelerden yönetildiğine tanık olduk. Uzun saatler kesintisiz çalışma, sık nöbet tutma, her 5 dakikada bir muayene, yoğun iş yükü, şiddete maruz kalma çalışma alanımız olan sağlık kurumlarının olağanı haline geldi.  Pandemi öncesinde de karşı karşıya kaldığımız bu sorunlar salgınla birlikte daha da derinleşti, çalışma koşullarımız daha kötü hale geldi. Sonuç olarak da sağlık çalışanlarının iş yükü arttı, çok sayıda sağlık emekçisi hastalığa yakalandı, hastalandı, vefat etti. Yaşayanlar ve çalışabilenler ise yoruldu, şiddet gördü, tükendi. Tükendik ölüyoruz dedik. Yaşatmak için yaşamalıyız dedik. 
Ama genel olarak sağlık kuruluşlarında alınması gereken COVID-19’a ilişkin gerekli önlemleri tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmedi.  Örneğin; “mühendislik ve idari önlemleri” (havalandırma, filtrasyon, nöbet değişimleri öncesi gerektiğinde dezenfeksiyon, fiziksel mesafe bariyerleri oluşturmak, işyerine güvenli ve mesafeli ulaşımı sağlamak...) gibi yükümlülükler her hastane, sağlık kuruluşunda gerçekleştirilmedi. Temel insan hakları arasında yer alan güvenli ortamlarda çalışma hakkı; bu süreçte ihlal edilmiş oldu. İş güvenliği, uygun çalışma ortamı, uygun çalışma süresi, izin ve dinlenme hakkı, uygun işte çalıştırılma, adil ücret ve örgütlenme hakları salgın döneminde göz ardı edildi.
Özellikle pandeminin ilk aylarında sağlık çalışanları maske, siperlik, gözlük, eldiven, dezenfektan gibi koruyucu materyallere ulaşmakta ciddi sorunlar yaşadı. Salgının ilerleyen dönemlerinde ise aile sağlığı merkezlerinde, iş sağlığı ve güvenliği gibi birinci basamakta görev yapan sağlık çalışanları ve işyeri hekimleri yeterli ve nitelikli kişisel koruyucu donanıma (KKD) ulaşım sıkıntısı yaşadı. 
Türkiye’nin komşu ülkelerinde vakalar ve ölümler hızla artarken sağlık kurumlarında salgın hazırlığı yapılması gecikti. Vakaların uzunca bir süre gerçek boyutu ile paylaşılmaması da yurttaşları ve sağlık çalışanlarının bulaş riskinin artmasına yol açtı. Bu şekliyle ülkemizde sağlık ortamları sadece sağlık çalışanları için değil, COVID-19 dışı hastalığı olanlar için de riskli alanlar haline getirildi. 
İstifa, emeklilik, rapor alma, izin, mola haklarının kullanılması genelgelerle resmileştirilerek engellendi.
Sağlık reformu adı altında sağlığı piyasalaştıran bu sistemin mevcut olumsuzlukları pandemi sürecinde net olarak ortaya çıktı. Çöken sağlık sisteminin bedelini ödüyoruz, daha fazla bedel ödemek istemiyoruz;
Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce çalışma alanlarımızda düzenleme yapmaya çağırıyoruz!
 
Tüm sağlıkçılar için güvenli çalışma alanları, hastalarımız için güvenli tanı tedavi ortamlarının oluşturulmasını, önlemlerin gözden geçirilip yeniden düzenlenmesini İSTİYORUZ!
 
Haftalık çalışma sürelerimizin yeniden düzenlenmesini ve azaltılmasını İSTİYORUZ!
 
Şiddete ve hastalıklara karşı güvenli, sağlıklı çalışma ortamı İSTİYORUZ!
 
Sağlık çalışanlarının sayısındaki eksiklileri konuşuyoruz ama KHK’lar ile ihraç edilen, güvenlik soruşturması gerekçe edilerek ataması yapılmayan çok sayıda hekim/sağlık çalışanı var. Tüm hekimlerin/kamu emekçilerinin derhal görevlerine başlatılmasını İSTİYORUZ!
 
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini ve sevk zinciri uygulamasına geçilmesini İSTİYORUZ!
 
İşverenler, sağlık çalışanlarına 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanuna göre COVID-19’dan korunma, KKD kullanımı, hastalık yönetimi vb. konularda eğitim vermek ve bu eğitimleri her birim değişiminde yenilemek zorundadır.  Korunmayla ilgili havalandırmadan, iş örgütlenmesine, iş yükünün düzenlenmesine kadar geniş bir yelpazede işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili önlemler de sorumlulukları arasındadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun etkin bir şekilde uygulanmasını İSTİYORUZ!
 
Özlük haklarımız ile ilgili olarak 7200 ek gösterge ve her yıla 120 gün yıpranma payı İSTİYORUZ. 
 
175 bin hekim aynı istekleri yineliyor. Bu İSTEKLERİMİZİ tüm hekimleri temsilen 23 Kasım günü heyetimizle başlatacağımız “Beyaz Yürüyüş” ile Ankara’ya taşıyacağız. İsteklerimizi görmeyen duymayan kalmayacak.
23 Kasım’da İstanbul’dan yapılacak uğurlamanın ardından Ankara’ya doğru başlatacağımız üç günlük “Beyaz Yürüyüş”ümüzün sonunda 27 Kasım’da Ankara’da yedi bölgeden on binlerce hekim ile bir arada olacağız. Forumda alacağımız kararlar bizim eylemlilik sürecimizi de netleştirecek.
Tüm kamuoyuna çağrımızdır: Taleplerimiz sizin için, bizim için, hepimiz için... Sağlık mücadelesinde yan yanayız!
 
Toplumun sağlığı sağlık emekçilerinin sağlığıyla mümkün olabilir.

TEKİRDAĞ TABİP ODASI

İŞYERİ HEKİMLİĞİ ASGARİ SÖZLEŞME ÜCRETLERİ 2024