5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞI İÇİN MÜCADELEMİZ SÜRECEK!
Bilindiği gibi, 1972 yılında İsveç'in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. 1973'ten bu yana her yıl farklı bir ülkenin ev sahipliğinde ve belirlenen çevre temaları ile sürdürülen Dünya Çevre Günü etkinliklerinin bu yılki teması ise ‘Plastik Kirliliği ile Mücadele’. Kanada’nın ev sahipliğinde yapılan etkinliklerle tüm hükümetlere, sanayi kuruluşlarına, toplumlara ve bireylere çağrıda bulunulup plastik kullanımını azaltmak için bir araya gelmeleri ve plastiğin yerini alacak çevre dostu alternatifleri geliştirmeleri hedeflenmiştir. Bu çabaların sonucunda deniz ve okyanusları kirleten, sucul yaşama zarar veren ve insan sağlığını tehdit eden özellikle tek kullanımlık plastiğin kullanımının ve üretiminin azaltılması amaçlanıyor.
Ancak bugüne kadar Dünya Çevre Günlerinde yürütülen kampanyaların gerek dünyada gerekse ülkemizde olumlu sonuçlar verdiğini söylemek ne yazık ki çok zor. Gösterilen tüm çaba ve girişimlere rağmen dünyamızın geleceğini tehdit eden küresel iklim değişikliği bırakın durdurmayı; yavaşlatılamamıştır. Küresel iklim değişikliğinin en önemli nedeni olan fosil yakıtların kullanımından kaynaklı sera gazı emisyonları tüm uluslararası antlaşmalara ve uyarılara karşın yıldan yıla artmaktadır. Kuraklık, aşırı hava olayları, seller ve kıtlık gibi küresel iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçları dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de günden güne artan oranda görülmeye başlanmıştır. Sera gazı emisyonları ayrıca hava kirliliğinin de en önemli nedenidir ve Dünya Sağlık Örgütü geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklama ile dünya üzerindeki kentlerin büyük bir bölümünün havasının kirli olduğunu ve hava kirliliğinin dünya üzerinde yılda 7 milyon erken ölüme yol açtığını vurgulamıştır. Ülkemizde durum daha da kötüdür. Hemen hemen kentlerimizin tamamının havası Dünya Sağlık Örgütü’nün sınır değerleri dikkate alındığında kirlidir. Üstelik Dünya Sağlık Örgütü’nün bir parçası olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) hava kirliliğinin, başta akciğer ve mesane kanseri olmak üzere birinci grup kanser risk etkeni (yani kesinlikle kanser nedeni) olduğunu açıklamıştır. Tüm bunlara karşın elektrik üretimi için ülkemizde kömürlü termik santrallerin kurulmasının teşvik edilmesinden vazgeçilmemiştir.
Ayrıca, Türkiye'nin şu anda dünyada en çok çöp atığının gönderildiği ülke olduğunu da belirtmek önemlidir. Bu durum, ülkemizin çöp ithalatı ve atık yönetimindeki yetersizliklerini gözler önüne sermekte, çevre ve insan sağlığı için ciddi tehditler oluşturmaktadır.
Bu tek örnek bile ülkemizde insan sağlığı hiçe sayılarak sürdürülen çevre sömürüsünün nasıl yıldan yıla arttığını göstermektedir. Başta kömür olmak üzere fosil yakıt, nükleer, maden lobileri günden güne artan açgözlülükleri ile doğal kaynaklarımızı sömürmekte; havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletmektedir.
Ülkemizde bu yılın Dünya Çevre Günü temasına uygun olarak plastik kullanımını azaltacak önlemlerin yanı sıra;
Yeni kömürlü termik santral yapımına son verilmeli; mevcut santraller bir program içinde kapatılmalıdır.
Termik santrallerin kapatılmasına paralel olarak ülkemizdeki kömür madenleri de kapatılmalıdır.
Nükleer Santral yapımından derhal vazgeçilmelidir.
Endüstriyel tehlikeli atıklar tam anlamıyla kontrol altına alınmalı; bu atıkların kaçak olarak doğaya verilmesi önlenmelidir.
Özellikle kentlerimizdeki hava kirliliğine karşı önlem alınmalı; hava kalitesi ölçüm istasyonlarının sayısı artırılmalı ve bu istasyonlar partiküler madde (PM) 2.5 ölçebilecek yeterliliğe ulaştırılmalıdır.
Ülkemizin ‘su sıkıntısı çeken ülkeler’ sınıfında olduğu da göz önünde tutularak su kaynaklarımızın korunmasına ve geleceğe taşınmasına ayrı bir önem verilmelidir.
Özellikle tarımda pestisit kullanımı sıkı bir şekilde izlenmelidir. Özellikle son dönemde tarımsal alanlardan geçen akarsularda görülen toplu balık ölümleri düşündürücüdür.
Her alanda olduğu gibi gıda güvenliği alanında çalışan akredite laboratuvar sayısı artırılmalı ve bu laboratuvarlarda yapılan analizlerin sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Son dönemde kamuoyuna yansıyan ‘deli dana hastalığı’ etlerin ithal edildiği, Kocaeli ve Trakya bölgemizde yapılan bitki ve toprak analizlerinde kanserojen ağır metaller ve pestisit rastlandığı haberleri tüm toplumun ‘vatandaşına sağlıklı gıda sağlanmasını denetlemekle yükümlü’ kamu kurumlarına karşı güveni sarsmıştır.
Dünya Çevre Gününde; 5 Haziran 2024’te bir kez daha uyarıyoruz; çevre ve insan yaşamı bir avuç insanın sömürüsüne terk edilmemelidir. Tekirdağ Tabip Odası ve hekimler olarak üzerimize düşenin toplum ve kamu yararından ayrılmamak olduğunun bilinci ile dün olduğu gibi bugünde gerçek çevre ve insan sağlığı mücadelesinin içinde ve toplumun yanındayız; yarın da yanında olacağız.
TEKİRDAĞ TABİP ODASI